Damar Sözler Kısa, Damar Sözler Sevgiliye, Damar Sözler Uzun, Damar Sözler Facebook, Damar Sözler Anlamlı, Damar Sözler Jilet, Damar Sözler Kapak
Özlemek denmez buna bunun adı yangın.
Tek ihtiyacım birazcık sen.
Oksijeni bilmem ama kokun şart.
Gönül almayı bilmeyene ömür emanet edilmez…
Sen kokuyor yokluğunda içtiğim sigaralar.
Misafirin çocuğu gibiydin. Geldin, dağıttın ve gittin.
Beni yokluğunla savaştırma. Kaybederim.
Seni içimde yaşatmak için neleri öldürdüm bir bilsen.
Her sabah uyanıp ilk seni seviyorum.
Mevzu derin, sana aşığım.
Gönül yorgun düştüğünde, yürek dilsiz kalır.
Kötü günde katkısı olmayanın iyi günde hissesi yoktur.
Zor günler, dostu düşmanı ayıklamak için var.
Sonra geldin güldün papatya tarlası oldu çorak topraklar.
Mevla’m görelim neyler. Neylerse güzel eyler.
Ve şükür. Tefekküre duran derviş gibi narin… Sızı ince, yara derin.
Yeri gelir sevdiğin kişinin yaşadığını bile bilmek sana yeterlidir.
Gidene üzülme, sevse gitmezdi. Gelene sevinme, o da başkasından geldi.
Canımın içi, sen hangi şiirden kaçıp geldin yüreğimin orta yerine?
Görmeden seni isteyen gönlüm, görünce nasıl dayansın.
Çok pahalısın be mutluluk. O kadar param yok.
Size sıradan biriymiş gibi davranan hiç kimseyi sevmeyin. Oscar Wilde
Ekmeğime hoşçakal sürdün ya sen, ben şimdi ‘aşk’ karınla; sana, ne şiirler yazarım.
Giderken Allah’a emanet ol dedi! Güldüm, zaten başka kimim var ki?
Tanıdığımıza pişman olduklarımız çoğaldıkça, yeni tanışacaklarımızdan korkar olduk!
Öyle sessizce öldüm ki defalarca, hiç bir zaman anlaşılmadı yokluğum.
Bu kentin en tenha yeri kalbimdir şimdi.
Aklıma yuva yapıyor gülüşlerin.
Beni kaybetmeyi başaranı asla kazanmak için uğraşmam.
“Sus” be yüreğim, bende biliyorum özlediğimi! “sus” ki bilmesin özlediğimi!
Samimiyetin belirtisi gözler, dürüstlüğün ifadesi tutulan sözlerdir!
Gözlerin çocukluğuna inmek gibiydi. Belki de o yüzden inandım her masalına.
Düştüğünde yanında olan değil, kalkman için el uzatandır. Unutma.
Sen benim hiç bıkmadan saatlerce seyre daldığım, tövbe tutmayan en tutkulu sevdamsın.
Vedalar gözleriyle sevenler içindir. Çünkü gönülden sevenler ayrılmaz.
İnsanlar kırmızı gülerin peşinden koşarken altında ezdikleri papatyaların farkına bile varmazlar.
Utanılacak bir şey değildir ağlamak, yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı.
Ne bileyim be sevgili. Öyle güzel baktın ki gözlerime. Sevmek değil ölmek geldi içimden.
Sevdanı bulutların üzerine yazmışsın. Yağmur olarak dökülüyor gözlerimden.
Ne kazandığını bilmiyorum ama umarım beni kaybettiğine değmiştir.
İncit beni gerçek ile. Ama asla rahatlatma yalan ile.
Gece uyuyamayan insanların gündüze sığmayan acıları vardır.
Boğazımda kalan mutluluğu, sırtıma vura vura çıkardılar.
Güzel bir gülü güzel bir geceyi güzel bir dostu herkes ister. Önemli olan gülü dikeniyle geceyi gizemiyle dostu tüm derdiyle sevebilmektir.
Sizi hayallerinden vazgeçecek kadar seven bir kalp bulduysanız Allah’tan yeni bir ömür isteyin. Çünkü bir ömür yetmez onu sevmeye.
Sen benim en doğru yanlışım. Tövbesi olmayan günahımsın. Uzak duramadığım yasaklım, en açık ettiğim saklımsın. Sen başımdan giden aklım, severek çektiğim ahımsın.
Tutacak el bulamazsak, bizde elimizi cebimize koyar yürürüz. Sıkıntı yok.
İnsanların seni en çok sevdiği zaman, onların işine en çok yaradığın zamandır. Charles Bukowski
Gerçek şu ki; hayallerimizdeki insanların hayallerindeki insanlar değiliz.
Gece en karanlık ve ebedi göründüğü zaman gün ışığı en yakındır. Her gecenin bir sabahı vardır.
Özledim diyorsun mektubunda. Sadece kuru bir özledim mi yazdı yanık yüreğin.
“Yalnızlık” yazarsın da düzelten olmaz. İşte o zaman yalnızsındır.
Gitme zamanı gelmişse dur demenin; zaman geçmişse dön demenin, aşk bitmişse yeniden demenin, hiçbir anlamı yoktur.
Ağladım ama belli etmedim, haykırdım ama isyan etmedim, çaresizdim ama asla pes etmedim, sensizdim senden de gitmedim.
Hayallerim yok benim. Hayırlısı olsun dediğim gün hepsinden vazgeçtim. Tıp ne kadar ilerlerse ilerlesin ar damarındaki çatlağı tedavi edemez.
Ne yormak istedim seni. Ne de yormak kendimi. Çok çalıştım gitmeye de kalmaya da. İkisi de aynı acı, ikisi de rezil. Daha öncede gitmiştim ama böyle kalarak değil böyle kalarak değil.
Ben düşüncelerimi diğer insanların fikrini değiştirecek diye paylaşmam. Ben düşüncelerimi benim gibi düşünen insanlarla yalnız olmadıklarını bilmeleri için paylaşırım.
Simdi vur kendini. Unutulmuş bir şiirin son dizelerinde sonra yarım kalan bir şarkı ısmarla kendine. Bu kentte böyle ölünür.
İkimizi bir kefene saralar, bir kabirde sır olalım sevdiğim.
Yetimhanede yaşayan küçük bedenlerin, ranzalarına yazdıkları “anne” kelimesi kadar masum olmalı aşk.
Cesaret illa kükremek değildir. Bazen, gün biterken, usulca “Yarın yeniden deneyeceğim” demektir.
Bazen doğru olanı yapmak için, en çok istediklerimizden vazgeçmememiz gerekir. Hayallerimizden bile.
Aslında söylediklerimden çok, sakladıklarımda gizliyim. En iyisi anlamak için konuştuklarımdan çok sustuklarıma kulak verin.
İnsan geride bıraktıklarını özler, elinin altındakilerden sıkılır, ulaşamadıklarına tutulur ve ulaşılmaz olan hep aşk olur!
Ey sevgili; heyben acıyla dolar da nefes alamazsan gel. Huzur bulacağın kıyılarım senindir. Umutların solar kurur da su bulamazsan beraber sulayalım, gözyaşlarım senindir. Kanadın kırılır da maviye uçamazsan, ne güne duruyor al, kanatlarım senindir. Çaresiz çilelere bir umut bulamazsan, kendime ettiğim dualarım senindir. Mevlana
Sen benim bakışına hasret kaldığım sesine özlemle bağlandığımsın. Özlemim, hasretim, bakmaya doyamadığımsın. Bahtıma doğanımsın. Olmazsa olmazımsın. Nefretim, öfkem, kinim, sevincim, umudum, düşüm, rüyam, hayalim ama en çok ağlatan, en çok kanatansın… Sen tarifi imkânsızımsın.
Ey gönüm bilmez misin gözler sebepsiz yaşarmaz, dudaklar sebepsiz kurumaz, gönülde bir dert olmadıkça kimsenin yüzü sararıp solmaz.
Dalında son bir yaprak olmaktır yaşamak ve asi rüzgâra direnmektir. Fırtına koparken bile ağız dolusu gülebilmektir her şeye inat.
Aşkın hikâyesini, durmaksızın feryâd eden bülbüle değil. Sessiz sedasız can veren pervanelere sor.
Sevdiklerimiz üzülmesin diye içiniz kan ağlarken bile tebessüm edebilecek kadar güçlü olur seven insan.
Ey yar! Seninle ölmeye geldim. Ateşsen yanmaya, yağmursan ıslanmaya, soğuksan donmaya geldim.
Kahrolsun yan yana olmadığımız her yer.
Ağaçtan meyve bekliyorsan dalını, insandan sevgi bekliyorsan güvenini kırma.
Seni seviyorum diyen sözlere değil, senin için ağlayan gözlere inanın.
Ruh; her zaman kendini nasıl iyileştireceğini bilir. Esas zorluk zihni susturmaktır.
Biz gönlümüzde ne gemiler batırdık. Kıçı kırık bir sandalın lafı mı olur!
Elimdeki resmin yerine kendin olsaydın. Olsaydın da benim yine derdim olsaydın.
Sen benim en güzel hislerimsin.
Halden ala halsizliğim, sözden ala sessizliğim. Ben seninle olduktan sonra, umurumda değil kimsesizliğim.
Boynu bükük duruyorsam eğer; içimden öyle geldiği için değil, yüreğimden gidenler olduğu içindir.
Ne iş yaparsın sen dedi. Hamalım dedim. Nasıl yani dedi. Elimden tutmasını bilenin, yüreğini taşırım dedim.
İnsanın en büyük hatalarından biri de, doğru zamanda yanlış kişilerle doldurmaktır. Charles Bukowski
Üşüdüğümüzde camı kapatmak kadar kolay olsaydı keşke, sevilmediğimizi anladığımızda o kişiye yüreğimizi kapatmak.